Bir süperorganizma olan insanın, neredeyse %90’ı mikrobiyal genomların birleşiminden oluşmaktadır. Araştırmacılar, bu birleşimin bulunduğu yer olan insan bağırsağının toplam yüzey alanının, bir tenis kortundan daha büyük olan 3.000 metrekare kadar olduğunu belirtmişlerdir. Düşündüğümüzden daha farklı olan kalın bağırsakta farklı mantar, bakteri ve virüsler neredeyse 100 trilyon mikroorganizma kombinasyonu vardır. Hatta, Kaliforniya Üniversitesi`nde bulunan araştırmacılar, 43 ülkeden 10.000`den fazla örnek topladıktan sonra; bağırsakta, “Evrendeki yıldızlardan daha fazla bakteri var.” şeklinde bir çıkarımda bulunmuşlardır. İnsan ve mikrobiyal genomların metabolizmaları zaman içinde yaşamsal varlıklarını birlikte sürdürebilecek şekilde gelişmiştir. Bağırsaktaki bu bakteriler, virüsler ve bazı tek hücreli ökaryotların vucüdu içerisinde mikrobiyotayı meydana getirir. İnsan vucüdundaki hücrelerin çok büyük bir kısmının mikroorganizmalardan oluştuğu kabul edilmektedir. "Bakteriler" ve "mantarlar" gibi kelimeler yaygın olarak enfeksiyonlar veya hastalıklarla ilişkili olsa da, mikrobiyotada yiyeceklerin sindirilmesine yardımcı olur, hastalıklarla savaşır ve bağışıklık sistemini düzenlerler. Mikrobiyota, başta ağız, bağırsak ve vajinal olmak üzere vucüdumuzun birçok noktasında bulunakta ve farklı işlevler görmektedir. Mikrobiyota üzerine yapılan son araştırmalarda gut mikrobiyotasında meydana gelen değişikliklerin beynin fizyolojik, davranışsal ve bilişsel işlevlerini etkileyebileceği görülmüştür. 2013 yılında Amerika Birleşik Devletleri gut mikrobiyota-beyin ekseni konusu için özel bir araştırma projesi başlatmıştır. Araştırmalar, ilginç sonuçlar verdikçe bu alan giderek sinirbilimin de odağı haline gelmiştir. Eksenin temeli, bağırsak mikrobiyotası ve beyin arasındaki etkileşime dayanmaktadır.
Birçok araştırmaya göre, gut mikrobiyotanın veya birtakım probiyotiklerin beyin fonksiyonları üzerinde etki gösterdiği anlaşılmıştır. Bakterilerin bağırsağa yerleşmesi, bireyin doğumu sırasında başlayıp büyümesi ile devam ederken, bağışıklık sisteminin olgunlaşmasında, endokrin ve sinir sistemleri üzerinde kritik bir rol oynadığını gösterilmiştir.
Gut mikrobiyota-beyin ekseninin, beynin daha iyi tanınması, anlaşılması ve korunması açısında oldukça önemlidir.
2020`nin ilk yarısını Covid - 19 ile geçirmiş olabiliriz, fakat ikinci yarısında yaşam tarzınız, yemek alışkanlıklarınız, uyku düzeniniz ve stres seviyeleriniz gibi değiştirebileceğiniz şeylere odaklanarak bağırsak sağlığını iyi hale getirilebilirsiniz.
Bu amaçla yapılacak şeyleri sıralarsak;
Besinler aracılığıyla aldığımız, probiyotikler ve prebiyotikler sağlıklı bir mikrobiyota gelişimine yardımcı olur. Örnek olarak; peynir, yoğurt, ekşimayalı ekmek (karantinada yapmayan yoktur) ve bazı lifli besinler alınabilir.
Düzenli egzersiz yapmak, (Yapılan bir araştırmaya göre, spor yapanların, spor yapmayanlara göre daha çeşitli bağırsak yapısına sahip oldukları gösterilmiştir.)
Stresten uzak olmak,
Batı tarzı beslenmeden uzak durmak, (İşlenmiş ürünler,rafine şeker, kızarmış gıda, yüksek yağ ve fruktoz/mısır şurubu içeren besinlerden oluşan batı tarzı beslenme, kalp hastalıkları, Tip 2 diyabet ve obezite ile ilişkilidir).
İşlem görmüş gıdalar, hazır atıştırmalık yiyecekler ve restorant ürünleri, metabolik açıdan eksojen ve endojen reaksiyonları oluşturduğu için bunlardan da uzak durmak,
Uykusuzluk da mikrobiyotanın çeşitliliğini olumsuz etkilemektedir (Yapılan çalışmalarda, uzmanlar ne kadar uyuduğunuz sahip olduğunuz mikrobiyomu etkiler, ancak sahip olduğunuz mikrobiyom da ne kadar uyumak istediğinizi etkileyebilir, şeklinde açıklamada bulunmuşlardır).
Alkol kullanımından kaçınmak,
Yapay tatlandırıcılardan uzak durmak,
Yemek yedikten sonra gereksiz atıştırmalıklardan uzak olmak,
NSAID (Nonsteroidal anti-inflammatory drug/Non Steroidal Antienflamatuar İlaçlar) olarak bilinen bazı ilaçlar ağrıyı tedavi eder ve menstrual ağrıları hafifletirler, kısa süreli rahatlama sağlıdıkları için popülerdir. Fakat sürekli kullanım bağırsak mikrobiyomunuzu tahriş eder ve hatta iltihaplanmaya neden olurlar.
Bu yayının hazırlanmasında emeği olan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi`nde Tıbbi Biyokimya alanında tez çalışmalarını yürüten sevgili Diyetisyen Bengü Çetinkaya`ya teşekkürlerimi sunuyorum.
Yazarlar: Dyt. Bengü Çetinkaya, M.Sc. Büşra Yusufoğlu
Hazırlayan:M.Sc. Büşra Yusufoğlu
Daha detaylı bilgi için linkler:
1. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5040025/

Comments